akcakesemedyatv@gmail.com
Demirtaş ve Posbıyık'ın Sözleri
04 Temmuz 2022 00:56:01
Sakıncalı Piyade
Demirtaş’ın “Altılı Masa” Vurgusu
Cumhuriyet Halk Partisi Karadeniz Ereğli İlçe Örgütü’nün geleneksel hale getirdiği “dayanışma” kahvaltılarının bu yılki sahnesine iki konuşma damga vurdu.
***
Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş’ın “Altılı Masa” uyarısına bakarsak; bu birlikteliği oluşturan siyasî partilerin genel başkanlarının, seçim sath-ı mahalline girildiğinde birbirlerinden habersiz su bile içmeyecekleri gibi bir görüntünün bugünden hafızalara kazındığı gerçeği Demirtaş’ı bu uyarısında haklı çıkarıyor.
Eğer temel amaç, denildiği gibi, demokratik ve özgürlükçü Türkiye’yi yeniden inşa etmek, bu hedefe giderken de bir takım ve bütün halinde ilerlemekse, bu altı partinin ülke genelindeki bütün il ve ilçe teşkilatlarıyla örgütleri zaman zaman ortak hareket etmek zorundadır. Fikir ayrılığına düşüldüğü durumlarda dahi birbirlerini incitmeden ve olası yanlış anlaşılmalara zemin hazırlamadan açıklama yapılmalı, tavır alınmalıdır.
Bu açıdan bakıldığında Demirtaş’ın ortaya koyduğu bu uyarıdan en çok nasiplenmesi gereken, o salonda davetli olarak oturan İYİ Parti İlçe Başkanı Balbaloğlu’dur. İYİ Parti’nin genç ilçe başkanı, siyasî beklenti ve hedefleri uğruna kendi parti teşkilatına zarar verecek gayret ve oluşumlar içinde yer alarak sadece kendisi ve partisine değil bu oluşumun tüm hücrelerine zarar verdiğini bilmelidir. En kısa zamanda bazı alışkanlıklarından(!) sıyrılmalı, toplumun ikbalini kendi ikbalinin önüne koyabilmeyi öğrenmelidir. Yarından tezi yok, iktidarın proje, hizmet ya da uygulama adını verdiği çalışmalar veyahut kanun tasarısı olarak halkın önüne koyduğu girişimlerde toplum yaşamı ve ülkenin geleceği açısından sakıncalar görüldüğünde en az bir CHP’li kadar tepki göstermeli ve daha çok ses çıkarmalıdır.
Dönem; oturulan koltuklardan kalkmadan üstünkörü siyaset yapma dönemi değildir.
Her partinin her bir yöneticisi sokağa daha çok çıkmalıdır. Köylerde yerlerde sürünen oy potansiyelini üst noktalara çekebilmek adına mücadeleye bugünden başlanmalıdır. Bu mücadele de Demirtaş’ın vurguladığı gibi ortak eylemler gerektirmelidir.
İster kabul etmekte zorlanılsın ister zorlanılmasın; mühür hala AK Parti’nin elindedir. AK Parti, bu yöredeki ve özellikle de köylerdeki canlılığı arttırabilmek adına yapılacak her çalışmada kozu elinde bulunduran teşekküldür. Açıkçası, hissettirsin ya da hissettirmesin, İlçe Başkanı Saffet Bozkurt da yöre milletvekilleri de bu kozu yerinde kullanmayı iyi becermektedirler.
Yetmediği gibi, birçok Ereğli köyünde insanlar AK Parti’nin dışında kalan hiçbir partinin kendilerine güven vermediğini söylerken gerekçe olarak bu partilerin genel başkanlarını değil bilakis il ve ilçe başkanlarını göstermektedirler. Mesele, vatandaşın, yani seçmenin gözünde kusur ya da eksiklik olarak görülen noktaları bugünden iyi tespit edip sandık önümüze konulana kadar bunları yok edebilmektir.
Çoğunluğun yorumuna göre 2023 Seçimleri, olmak ya da olmamak olarak adlandırılan bir yol ayrımıdır. O ayrıma gelene kadar hiçbir siyasetçinin şımarıklık, bencillik ve adamsendecilik yapma hakkı ve lüksü yoktur. Hata yapma lüksleri bile yoktur. İYİ Parti’nin iç meseleleri kimseyi ilgilendirmez; ama o İYİ Parti İl ve İlçe Teşkilatları, altı genel başkanın önümüze koydukları mutlak hedefe kararlılıkla yürümek, bu uğurda azamî ölçüde çalışmak ve alın teri dökmek zorundadır. Buna mecburdur. Bu mecburiyetten korkan varsa, onların da koltuklarında oturma gibi bir hakları yoktur.
***
Konuya CHP penceresinden bakacak olursak da aynı ifadeleri kullanmak mümkün. CHP de bundan sonraki süreçte tek başına mücadele ederek ve sosyal etkinlikler için gereksiz emek tüketerek zaman geçirmeyi bırakmalıdır. Taşların yerine oturmasını beklemeden o taşları yerleştirmek için ortaya konan ve konacak çabalara destek vermelidir. Zaman, bir sandık mücadelesi için çok kısa. “Önümüzde daha on bir ay var.”, diyen, açık söylüyorum, hatanın en büyüğünü yapar.
Posbıyık Haksız Sayılmaz
Gelelim Belediye Başkanı’nın sözlerine…
***
Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık da konuşmasının başında “özeleştiri” kelimesinin altını çizdi.
Bir bakıma; “Başkalarına bakmadan önce kendimize bakalım.”, derken çuvaldızı da batırdı.
Bugün; “Bu seçimi kesin alıyoruz.”, havasında olan birçok CHP’linin olduğunu ve bunlarla aynı havayı teneffüs ettiğimizi, son haftalardaki birçok yayınımızda ben de dile getirdim.
Öyle bir rahatlık var ki; sanırsınız onlara göre sandık konulmasına bile gerek yok.
Böyle bir düşünceye kapılmaktan daha büyük bir hata olamaz.
***
Gerçi bahsettiğim o yayınlardaki sözlerim, Belediye Başkanı’nınkilerden daha ağırdı. Zira ben, bugünkü halet-i ruhiye devam ettiği takdirde AK Parti’nin Zonguldak’tan güle oynaya bir sandık zaferi ile çıkacağını sıklıkla söylüyorum.
CHP Zonguldak İl Örgütü böyle sessiz kaldıkça, İYİ Parti de teşkilatları içindeki sıkıntıları çözemedikçe, bu memlekette kimse Kılıçdaroğlu ile Akşener’in kaşına-gözüne bakarak oyunu değiştirmez. Bu partilerin mevcut oy potansiyelleri de bir işe yaramaz.
Daha net ifade edeyim; her iki partinin bugünkü yapılarıyla hiçbir AK Partili, hal-i hazırda AK Parti dışında başka bir partinin kendilerine güven vermediğini söyledikleri günümüzde, bu iki partinin adaylarına oy vermeyi düşünmez.
Yukarıda da ifade ettim; yineliyorum: Muhalefet kesinlikle sokağa inmek, vatandaşın ayağına gitmek zorundadır. Bu; her düğün-derneğe, her cenaze-başsağlığına gitmek değildir. AK Parti’nin hücre (yani ev ev, sokak sokak) çalışması her partiye örnek olmak zorundadır. Allah var; bu işi AK Partililer ülkenin her yerinde iyi yapıyor. Beceriyorlar bir şekilde. İster; “Devlet olanaklarını da kullanıyorlar.”, deyin ister; “İnsanlar onlardan korkuyorlar.”, … Sonuç değişmez. Devlet olanakları varsa muhalefet de milletin olanaklarını kullanmalıdır. İnsanlar korkuyorsa, o insanlara el uzatılmalıdır. Bunun ötesi yok.
***
TBMM Ekim’e kadar tatilde. Elbette milletvekilleri için süresi belli bir tatil anlayışından bahsetmek zor. Bu dönem zorluk-morluk bilmeyeceğimiz bir dönem. Her iki muhalefet milletvekili de yazın büyük bir bölümünü seçim bölgelerinde geçirmelidir. Ancak bunu yapmak da sahilde çay içerken öz çekim yapıp bunu da sosyal medya hesabında paylaşmak değildir. Sahil bandında çekilen fotoğrafların yerini köylerde, o köylerdeki kahvehanelerde, tarlalarda, bağ-bahçelerde, vatandaşların evlerinde çekilen fotoğraflar almalıdır.
Bunları bugünden söyleyelim de… Yarın kafasını vuracak duvar arayanları görünce gülme krizine girmeyelim.