Hemen her gün, meslektaşlarımın yazılarında benzer yorumları okuyorum:

“Meslek hayatımız boyunca hiç bu kadar silik bir seçim atmosferi görmedik.”

***

Bu ifade, elbette seçim süreçlerinde hareketliliğe alışmış gazeteciler için geçerli olsa da herkes bizim gibi düşünmeyebilir.

Ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisi teşkilatları ve adayları açısından, herhangi bir siliklikten bahsetmek de kendilerine bir haksızlık olarak kabul edilebilir.

***

Benim meselem CHP ile…

CHP’liler ile…

***

Bugün 28 Nisan…

Bugünü ve sandığa gideceğimiz 14 Mayıs ile seçim yasaklarının başlayacağı 13 Mayıs’ı çıkarınca sadece iki haftalık bir süre kaldı önümüzde.

En büyük gerçek bu.

Peki diğer gerçekler…?

***

Karadeniz Ereğli başta olmak üzere Zonguldak genelindeki CHP örgütleri kendilerini milletvekili adaylarının meclise taşınması görevine(!) o kadar şartlamışlar ki Kılıçdaroğlu’nu ve cumhurbaşkanlığı seçimini düşüneni bulmak imkansız hale geldi.

Zonguldak merkez ve Karadeniz Ereğli de dahil, neredeyse hiçbir yerleşim birimindeki tek bir billboardda Kılıçdaroğlu ile ilgili tasarım görmek imkansız.

Karadeniz Ereğli’de hala öbek çalışması yapıldığı söylenip hatırlı(!) ve tanıdık(!) ailelerin kapıları önlerinde çekilen fotoğraflarda vatandaşların ellerine milletvekili adayının hazırlanmış tek broşürünü tutuşturmak seçim çalışması yerine geçer oldu.

Kimsenin aklına; “sevabına dahi olsa” genel başkan için birkaç bin broşür hazırlatmak gelmemiş.

Bir işi erbabına sormayı gururlarına yediremeyenlerin yönetimindeki örgütte olsa olsa ancak bu olur.

İcazet verseler, sırf sevaba girmek için bu işi üstlenebilecek benim gibi aptal adamlar dahi çıkabilirdi.

Kılıçdaroğlu için bir broşür tasarımı yapmak en fazla yarım günümü, onu matbaada bastırmak bir günümü alırdı.

Ayıptır ayıp!

***

Bana öbek çalışmalarından bahsedip duranlara son defa soruyorum: Bu Ereğli’nin tek bir caddesinde, tek bir noktaya, tek bir billboard için tek bir Kılıçdaroğlu posteri yapıştırmayı ne zaman akıl edeceksiniz?

15 Mayıs’ta mı?

Gerçekten hiç mi paranız yok?

Ya da iş bilmezlerle beraber mi çalışıyorsunuz?

***

Önümüzde koskocaman bir gerçek var: Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olamazsa Zonguldak’ın dört CHP’li adayı da meclise girebilse bunun bir önemi yok arkadaş, yok!

***

Elbette Ereğli ya da Zonguldak’ın hiçbir örgütünün gücü Türkiye genelindeki gidişatı ya da seçim sonucunu etkilemeye yetmez; ancak emeğin başkentine ayrı bir değer veren, 1 Mayıs Emekçiler Günü’nü de Zonguldak’ta geçirecek olan Kılıçdaroğlu, Ereğli’nin kent merkezindeki sandıklarda birinci sıradan çıkamazsa, ben birilerini sokağa çıkarmam. Sokağa her çıkmak istediklerinde utandırırım. Yerin dibine sokup çıkartırım.

***

Bundan önce kaç defa sordum şu soruyu: Kemal Kılıçdaroğlu’nun poster ve afişleriyle Ereğli caddelerini süslemek İYİ Parti İlçe Teşkilatı’na mı düştü?

İnsan, bu soruyu on defa okurken bir defa olsun utanır be!

Seçim Koordinasyon Merkezi’nizde mi para yok adaylarınız da mı?

Örgütünüz de mi para yok, üyeleriniz de mi?

Sözüm ona daha iki hafta önce banka önlerinde fotoğraf şovu yapıp genel başkanınız için açılan hesaplara para yardımında bulundunuz.

Aynısını biz de yapalım mı?

Sizin için de bir kampanya biz başlatalım mı?

Bu mudur isteğiniz?

Arkadaş; bir günlük gazetenin arka sayfasını, çok okunan bir internet haber sitesinin ön yüzünü kapatsanıza bir reklamla. Bunu zorla birinin kafanıza mıh gibi çakması mı gerekiyor?

***

Tekrar ediyorum; Kılıçdaroğlu bu Ereğli sandıklarından birinci sıradan çıkamadıktan sonra isterseniz biriniz değil topunuz milletvekili olun.

***

Az önce de ifade ettim; Bay Kemal 1 Mayıs’ta Zonguldak’a geliyor; yahu insan o günün hatırına biraz reklam furyası başlatır. Biraz taşın altına elini sokar. Her naneyi adaylarından beklemeyi alışkanlık hale getirenlerle, her harcamayı partililerin yapmalarını bekleyen adaylar arasında sıkışıp kaldık.

En az üç milletvekili çıkaracağız, diyenler!

Ben her Allah’ın günü Erdoğan’ın, Akşener’in, Bahçeli’nin yüzlerini görüyorum.

Gittiğim her caddede, her bulvarda.

Siz kör müsünüz?

Tek bir seçim büronuz yok!

Örgüt binasını yol geçen hanına çevirdiniz.

Parti örgüt yöneticilerini ve örgüt çalışanlarını birilerinin hizmetkarı yaptınız.

Tertip, düzen… bütün bunlar hak getire.

Arkadaşım sizin hiç mi prestijiniz yok!

Sizin milletvekili adayı olabilmenizle benim gibi kıt kanaat geçinebilen birinin milletvekili adayı olabilmesi arasında ne fark kaldı?

Hamamdasınız, terleyeceksiniz; dedik… Siz elinizde olsa hamamdaki tellağı düzeceksiniz.

Birine sorsam ilçe başkanı olacak, birine sorsam il genel meclis üyesi olacak… Birinin belediye meclis üyeliği garantiymiş… falan filan.

Bu kafayla mı, bu cimrilikle mi olacaksınız?

Devam edin ağalar!

Devam ediniz!

Siz bu kafayla devam ediniz!

2024 gelince de Ünal Bey’inizle yaptığınız anlaşma gereği bugünden belirlenen belediye başkan adayınızın peşinden gitmemizi de istersiniz siz!

Bu parti için biz gideriz de… Siz bu kafayla 15 Mayıs’tan sonra ancak evinize gidersiniz.