akcakesemedyatv@gmail.com
Posbıyık Yalnızdır
20 Mart 2024 13:45:50
Sakıncalı Piyade
Yukarıdaki başlık size; “Hadi ordan kardeş!”, dedirtebilir.
Elbette, ben duruma kendi penceremden ve mesleğimden bakıyorum.
***
Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçtiği yıldan bugüne kadar, Posbıyık ile partisinin örgütleri ve partililer arasında yaşanan nice gerginlik ya da diyalogsuzlukta temel sebep, Posbıyık’ın uyum sürecinde kendisine yol gösteren bireylerin yok denecek kadar az olmasıdır. Kan uyuşmazlığının ileri safhalarda yaşandığı 16 yıl boyunca, Posbıyık’ın CHP ile uyumunu sağlayabilecek insanların bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olması, sorun dediğimiz gelişme ya da hadiselerin, zaman zaman, kavga boyutuna kadar ulaşmasında temel faktördür.
***
CHP’li Halil Posbıyık’ın, Türkiye’nin mazisi en eski partisinin genel merkezi ve genel başkanları ile sağlanması gereken diyaloglarında bile buradaki örgütler değil genel merkez ve genel başkanlara yakınlıklarıyla bilinen Eryiğitler gibi bireyler etkin rol oynamışlardır. 2019 sürecinde dahi, partisi içinde adaylığı tartışılır hale getirilen Posbıyık, bir avuç insanın sağlam duruşları ve dirayetleri ile adaylık mücadelesinden alnı ak çıkabilmiştir.
Dün de aynısı yaşanmıştır.
***
O bir avuç insan içinde, kendisini bir aile bireyi gibi görenleri dışlamaya alışması da bir ölçüde Posbıyık’ın bir türlü önüne geçemediği bir tavrıdır.
Ne hikmetse huylu, huyundan vazgeçmemiştir.
***
Bu seçim döneminin başından itibaren de -yine etrafındaki bir avuç insan dışında- aslında yalnızları oynamakta Halil Posbıyık. Etrafını çepeçevre kuşatan bir iç muhalefet ekibine karşı mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Garip olan taraf, Posbıyık bu kadar ötekileştirilirken, ona yine “elinin tersiyle ittiği” başka bir avuç insanın sahip çıkarak kendisini koruyup kollamasıdır.
***
Benim mesleğim açısından görülenin de aslında pek bir farkı yok. Aralarında Bilgin Avcı, Serkan Aydemir, Orkun Dinçel’in olduğu belediye basın bürosundaki arkadaşlarımızı çıkardığımızda, yıllardır Posbıyık isminden nemalanan hiç kimse deneyimli belediye başkanı için tek katkıda bulunmamaktadır. Bugüne kadar Posbıyık sayesinde ayakta kalabilenleri şöyle bir aklınızdan geçirirseniz, aklınıza gelen o isimlerin çok büyük bir kısmının, bugün başka partilerin adayları için ve Posbıyık’ın karşısında gayret gösterdiklerini görürsünüz.
***
Seçim süreci başlamadan evvel, Posbıyık’ın ekibinde yer alan çoğu ismin, en azından seçim ofisi çatısında görev alacak ekip içinde beni de görmek istedikleri hep söylendi, yazıldı. Yumurta kapıya dayandığında da sayın Başkan, kibar bir dille, bu dönemde de, benim o kadroda olmayacağımı yüzüme söyledi. Ne yalan diyeyim; seçim ofisinde görev almak gibi bir niyetim de yoktu ve hiç de olmadı; ama geçmişe bir vefa duygusu varsa herkesin kalbinde, o duyguya sarılarak canla-başla ve memleket için görev alırdım. Mesleği de geçici bile olsa bırakırdım. Okurlarıma saygısızlık yapmazdım.
***
O süreçte, bahsettiğim ekip içinde beni istemeyenler oldu. En başta ekipte görev alan, benim kendilerine meslektaş dediğim insanlar.
Kendilerince haklılar.
Ben o ekipte görev alsaydım…
Mesela Bilgin Avcı ve ekip arkadaşlarının yükü bu kadar ağır olmazdı.
Sadece adamın gittiği mahallelerle ilgili haberleri değil Posbıyık’ın hemen her konuyla ilgili açıklamasını okuyabilirdi insanlar.
Mesela Erdemir’in Özel Endüstri Bölgesi kapsamına alınması konusu nihayete erdi. Geçmiş olsun! Üç hafta önce Posbıyık bu konuyla ilgili bir açıklama yapabilirdi. Nerde? Yanına aldığı adamların gelişmelerle yakından-uzaktan alakaları yok ki!
***
Dahası… Emir-komuta zinciri devam edecekse bile benim asla o zincirin dışına çıkmayacağımı ve efendilikten taviz vermeyeceğimi de bilirlerdi.
O ekipte ben olsaydım, sayın Posbıyık her akşam ve her konuşmasında aynı cümleleri söylemezdi.
Ereğli’de ne olup bitiyorsa, diğer partilerde neler yaşanıp gelişiyorsa haberdar olabilirdi. Posbıyık halkın içinden sürekli bilgi alabilirdi.
Bir mahalleye gitmeden önce o mahallenin tüm yönleriyle son durum bilgilendirilmesi kendisine yapılırdı. Gittiği her yere, bir gün önce de gitmişçesine hazır bilgilerle giderdi.
Ellerinden bilgilendirme kartları eksik olmazdı. Biz 2009’da da 2011’de de böyle çalıştık.
***
Bugün meslekten bu kadar kopuk isimlerle yola çıkmasaydı, kendisine yıllarca “baba” diyen insanlara o kucağını açabilseydi Goca Başkan, hiç değilse belediye basın bürosundaki kardeşlerim birkaç saat daha fazla uyuyabilirlerdi. Bilirlerdi ki, kendilerinin sırtına kambur gibi bırakılan birçok görev, onlar mışıl mışıl uyusalar da en erken vakitte yapılırdı.
Birileri gibi her mahalleye yumruk gibi kravatla gidilip caka satılmaz, görev adamı bilinciyle, gerekirse Başkan’ın bir kare fotoğraf için saçı bile taranır, ayakkabıları silinirdi.
Bazıları gibi milletin içinde; “Ben Başkan’ın adamıyım.”, diye caka satılmazdı.
Başkan’ın da ailesinin de her basın kuruluşuyla arası iyi olurdu; diyalog asla kopmazdı.
Bazı kansızlar gibi; “O varsa biz yokuz.”, diyebilecek kadar şerefsizleşen, adileşen sıfatsızlar o kadroda asla yer bulamazdı.
***
Bugün neler yaşanıyor?
Başta yerel basın olmak üzere birçok kesimden Başkan’a sonu gelmeyen eleştiriler yöneltiliyor. Haklı ya da haksız; orasında değilim.
Üzülüyor muyum?
Tercihi bizatihi kendisi yaptığı için, “hayır”!
Ancak şu gerçeği göz ardı edemiyorum:
Bugün Belediye’nin basın bürosu ekibini yok kabul ederseniz sayın Posbıyık yapayalnız, dımdızlaktır. O insanların hakları asla ödenmez. Dünyaları verseler Bilginlerin, Serkanların, Haticelerin, Orkunların, hakları ödenmez.
Dışarıdan devşirmeler ne yapmaktadır?
Eh işte; kıyısından köşesinden Photoshop tasarımı, baskı işleri…
Sanırsınız ki memleketin İbrahim Müteferrikası.
Posbıyık için iki cümleyi bir araya getirmişler midir acaba?
Başkan’ın önüne tek bir metin koymuşlar mıdır?
Talep edilen işin dışında herhangi bir özverileri ya da katkıları olmuş mudur?
***
Bugün sokakta dolaşırken bile insanlar aynı cümlelerle gelirler bana: “Aslında Başkan seni sever de Neriman Hanım’a göre cezan bitmemiş.”
Siz hiç, ortada suç yokken ceza alanı gördünüz mü?
“Kin” dersiniz de anlarım.
Ama göz göre göre Posbıyık’ın kendisine kestiği cezayı anlayamam.
Siz bugüne kadar, bırakın sayın Posbıyık’ı, herhangi bir kimse hakkında bel altı yazılar yazdığımı gördünüz mü?
Ne gariptir ki, yazanlar bugün revaçtadır; adamcağızın hemen burnunun dibine sokulmuşlardır.
***
Neyse; lafı fazla uzatmayayım.
Diyesilermiş ki; “O varsa biz yokuz!”
Ulan salak; aptal adam! Cümle alem bilir ki ben, bırak; “O varsa ben yokum.”, demeyi, nefes aldığım yerde senin gölgeni bile kapıdan içeri sokmazdım.
Tek korkunuz buydu.
Adam gibi söyleyin lan; “Cukkamızı alamazdık!”, deyin.
“Bize fırsat kalmazdı.”, deyin.
Bizden daha iyi iş yapardı, deyin.
O varken biz yanına bile sokulamazdık, deyin.
***
Bakın bununla da yetinmezler. Gider gelirler adama; “Altan İYİ Parti’yle anlaşmış.”, derler. Yani sözüm ona, Başkan benle çalışmadığı için pişman olmasın; içi rahat etsin adamın. Başkan bunu bana söylediğinde de anlatırım gerçeği; “Başkan’ım o da nereden çıktı! Ben her yerdeyim. İYİ Parti’de çok değerli arkadaşlarımız görev alıyor. Gayet de iyi çalışıyorlar. Bana gerek bile yok. Bunu size kim söyledi?”
Kim söylemiş olabilir sizce?
Ya da; “Kime ne ben nerede kim için çalışıyorsam?”
Herkes tercihini yaptı mı? Yaptı.
Ee?
***
Hülasa…
Sadede geleyim.
Son günlerde Başkan Posbıyık ile ilgili tonla eleştiri geliyor yayınlarımıza.
Tavsiyemdir. İlk eleştirilecek belki de kendisidir ve bu durum yoruma da açıktır; ancak son değildir. Kukla gibi dolaşmaktan başka hiçbir işlevleri olmayanların bugün Posbıyık’a ne kadar zarar verdiğinin görülmesi de gerekir.
İkinci bir gerçek de şudur:
Seçimlerde aday olan insanlara danışmanlık hizmeti vermeyi düşünecek kadar cüretkar isimlerin, adayın mensup olduğu partiyi de ilkelerini de hatta terminolojisini de çok iyi bilmeleri gerekir. CHP ile yakından uzaktan alakaları olmayan isimleri bir de basından sorumlu(!) olarak geçici görevle yanınıza alırsanız, ortaya çıkabilecek tablo kapkaranlık olur.
Bin defa söylerim; benden AK Parti’ye danışman olmaz. İYİ Parti’ye olmaz. Kan uyuşmaz. İnsanlar benden dolayı zarar görür.
Siz neden bu gerçeği hiçbir zaman göremediniz?
Neredeyse beş yıldır bu partinin örgütünün kapısından içeri girmemiş, yerel siyasetten bu kadar kopuk insanlara hem CHP’nin hem de kendilerinin sorumluluğunu yükleyenlerin bunca sıkıntıyı yaşamaları doğal değil mi gerçekten?